Kerpe Maşukiye Kandıra

Cadde Motor Kulübü 2 – 3 Agustos 2008 Kerpe – Maşukiye Gezisi

Mikro; Scarabeus; Tepe; Kry; Predatör; Jitankea1a; Sasa; Aggee; SheqiLL_41; Y.doruklu; Zıpkın; Orjinn1905; `SH[A]RK^® ; Baybars_tas; Ayşegül; Donsalamon

Cadde Motor Kulübü – www.hysungfanclub.com


Giriş

Cadde Motor Kulübü tarafından düzenlenen Kerpe – Maşukiye gezisine ağırlıklı olarak hyosung marka motosiklet pilotları katılmakla birlikte değişik marka ve model motosiklet pilotları da katıldı. Gezi hafta içinde organize edildi. Ancak geziden kısa bir süre önce Çatuk’un kaza geçirmesi moralleri olumsuz yönde etkiledi. Ancak, hayati bir durumun olmaması bir nebze olsun bizleri rahatlattı.

Cumartesi saat 14:00 da İstanbul’dan başlayan gezi Pazar günü saat 20:00 sularında İstanbul'a girişle sona erdi.

Amaç

Cadde Motor Kulübüne üye motorcuların konaklamalı gezi ve uzun yol performansın değerlendirmek. Kulüp üyelerinin birbirini daha yakından tanımasını sağlamak. Motorcuların motosiklet tecrübelerini paylaşımını sağlamak ve ileri tarihlerde yapılacak yeni geziler için organize olma becerisini geliştirmek amacıyla gezimiz düzenlendi.

Materyal Metod

Cumartesi ve Pazar gününü kapsayan gezi toplamda 32 saati buldu. Yapılan kilometre ise ortalama 400 km kadardı.

Geziye ortalama 15 motor katıldı. Tepe yönetiminde siyah sivil Megane otomobil motorculara telsiz anonsu ile eskortluk yaptı.



Geziye katılan motorların profilleri ise çeşitlilik arzetti. Honda CBR 600 Race; Suzuki intruder 800 cc Cruiser; Hyosung GV 250 cc Cruiser; Hyosung GT 250 Race; Hyosung 650 Comet Naked; Yamaha 600 cc Fazer; Yamaha YBR 250 cc Naked; BMW F 650 GS Enduro ve bir adet DUCATI gezideki yerini aldı.




Cumartesi öğleden sonraya sarkan yolculuk startı otobandan Kerpe’ye varış. Kerpe’de öğle yemeği ve organizasyon hazırlıklarını tamamlamakla birlikte kamp yerimize ortalama 10 motorla vardık.

Çamlıca gişelerinden sonra gelen ilk tır parkında Jitankea1a’nın bekleme süresi yaklaşık 45 dakika sürdü. Tır parkına giren Honda CBR 600 cc ile Mikro ve Hyosung 650 Comet ile Zıpkın ilk ekibi oluşturdu. Otoban üzerinde verilen benzin molasında sivil aracımızda bulunan Tepe ve diğer üyelerle görüştük. Yolculuğun bu bölümünde zıpkın ve Jitankea1a otobanda ortalama 140 Km hızla yol alırken kıçımızdan gelen “Yeşil Gümüşhane Turizm” e ait bir yolcu otobüsünün tacizine maruz kaldı. Plakasını alıp Honda CBR 600 lü Başkan Mikro’ya durumu ilettik.




Kerpe’de Kry' ın sünnet materyallerinden oluşturduğu köfte ve salatasını yedikten sonra silahlı ekiplerce tarlalardan mısır kellesi avına çıktık. Çok başarılı geçen bir operasyon ile hain mısırların 30 kadarının kellesini koçanından ayırıp yola koyulduk.





Kamp alanımıza vardığımızda; bir grup arkadaşımız terli terli o buz gibi Kerpe denizine girdi… Bu meyanda yanımıza nevale almadığımızı fark edip yaklaşık 10 motor topluca Kerpe’ye nevale almaya gittik. Jitankea1a bu görev esnasında hiç tanımadığı siyah bir Megane ardına takılıp Kerpe’nin yazlık sitelerinde çaktırmadan turlayıp kamp yerine sahibini kaybetmiş beygir misali tek başına geri dönmüştür.





Görevi başarı ile tamamlayan diğer motorlular malzeme ve ekipmanı kamp alanına yıktıktan sonra saat 21:00 sularında o karanlıkta çadırları kurmaya başladık. İşimiz bittiğinde ateş yakmak için odunumuzun olmadığını fark ettik. O karanlıkta ormandan odun getirdikten sonra nihayet saat 22 sularında mangalımız kıvama gelmiş ve etlerimizi pişirmeye hazırdı.




Bu gibi organizasyonlarda mangalın başına muhakkak lider vasıflı birisi oturur. Mangalı közleyecek, ızgarayı yağlayacak duman altında kalırken bir yandan da ilk çıkan mahsulün tadına bakacak bir babayiğit… İşte başkan Mikro ve Scarabeus bu iş için biçilmiş kaftandı. Bizler ise aç kurtlar gibi mangalın etrafında turladık.


Başkan Mirko’nun ve Scarabeus’un emeği ile o kadar güzel sofra kuruldu ki; parmaklarımızı yedik, diyebiliriz. (ya da çok açtık, nevale yetmediği için parmaklarımızı yemek zorunda kaldık:) Şaka bir yana muhteşem ve doyurucu bir şölen havasında geçti. En önemlisi sohbet, muhabbet süperdi…

Karnımız doyduktan ve sırtımız pekleştikten sonra geyiğe devam etmek amacıyla kamp ateşimizi güçlendirme yoluna koyulduk. Zıpkın Ağabeymiz bu esnada alkolün de etkisi ile sabahtan beri gözüne kestirdiği bir ağacı balta ile kesmeye koyuldu. Grupcanak Zıpkın abimizi durdurmaya yeltendikse de bunun bir faydası olmayacağını hemen kavrayarak; bari biran evvel ağacı yıkalım; diye olaya dört elle sarıldık. İmece usulü ile ağacı parça pincik edip koca bir kamp ateşi yaktık.


Fıkrasıydı, geyiğiydi derken yorgun bünyelerin üzerine yavaş yavaş uyku çoktü. Bu meyanda Karşı sahideki diskonun uptasss duptass sesleri sağ olsun bütün gece kafamızla cinsel ilişki kurdu. Gerçi bu gümbürtüden zevk alanlar da vardı aramızda. Hatta bir ara 10 motorcu erkek, alkolün etkisi ile diskoya baskın yapmaya yeltendik. Ama hepimizin damsız olması göz önüne alınarak diskoya gitmekten vaz geçtik.


Sabaha karşı çadırlarımıza girdik. Kamp yerlerinin klasiklerinden birisi de çocukların sabahın köründe uyanıp şamataları ile ortalığın anasını ağlatmalarıdır. Bizde de öyle oldu. Sabahın köründe bütün çocuklar plaja inmiş bir şamata bir gürültü… Ulan ne zaman kalktın ne zaman sokağa çıktın veled!

Birinci dünya savaşında Alman’lar yenilince biz de yenilmiş sayıldık misali çocuklar uyanınca onların şamatasından biz de uyanmış sayıldık… Pazar sabahı saat 07:30’da uyanmış olduk. Doğanın göbeği olduğu için olsa gerek o kadar da pert vaziyette değildik. Sabahın o saatinde millet tuvalete motosikleti ile gitti. Komikti gerçekten… Deseler ki; “ Ben tuvalete bile motosikletle gidiyorum.” Güler geçersin… Ama gözlerimle gördüm işte!


Başkan Mikro hemen nevalenin başına oturdu. Geceden Baybars’ın çizmesi altında ezilmekten kurtulan yumurtalarla muhteşem ötesi bir menemen hazırladı. Deli dehşet güzel bir kahvaltı sonrası sabah geyiğimize biralarımızı içerek başladık.







Öğlene kadar; kah geyik, kah geyik, kah geyik ile vaktimizi değerlendirirken kısa metrajlı “counter strake” adında bir film çevirdik. Istanbul’dan gelen Baybars’ın ameliyat edilmesi gereken guatr’ı Zıpkın tarafından genel anestezi sağlanarak yapılacaktı ki; Baybars’ın Ducati’ sine atlayıp kaçması ile tedavi başarısız kaldı.






O esnalarda Kerpe merkezden gelen bir ihbar ile CMK üyesi bir grup motorcu Kerpe kırsalında görülmüş. Hemen operasyonel tim Kerpe’ye giderek CMK üyelerini başarılı bir operasyon ile kamp alanına getirdiler. Yeni gelen gruba özel 2. kahvaltıdan sonra çadırlarımızı yıkarak Maşukiye yoluna koyulduk.








Öğleden sonraya sarkan yolculuğumuz inanılmaz keyifli geçti. Tüm yol boyunca fermuar düzeni korundu. Yol boyunca sık sık başka motorcularla ve motosikleti seven otomobilcilerle selamlaştık. Bence işin asıl keyifli tarafı bu olsa gerek. Normal bir otomobil sürücüsü durduk yere karşı şeritten gelen araca selam vermezken motosiklet kullanıyorsanız Allahın selamı misali selamlaşmak farz olmuş durumda. Güzel bir gelenek…






Maşukiye’ye varmadan Zıpkın Abinin bidiği bir mekanda kısa bir mola verdik. Gözlerden uzak bir yaylada dünya üzerinde cennet diyebileceğimiz bir mekan burası. Bu mekana varışımız ise motorcular için tam bir enduro macerası oldu. Vardığımız yerdeki doğal gölete giren arkadaşları ayrıca tebrik ediyorum. Çelik gibi soğuk suya girmeyi tıbben sakıncalı buluyorum doğrusu.




Maşukiye içinde Cansu Canlı Alabalık tesisinde molamızı verdik. Krallara layık bir akşam yemeğinden sonra yorgunluğumuzu çay ve hamakla atarak dönüş için start verdik. Otobana çıktığımızda Başkan Mikro gruptaki en az beygirli motor olan Jitankea1a’nın YBR 250 sini düşünerek ortalama 110 km/h hızlarla gidiyordu ki; Jitankea1a’nın ortalama 140 km ve yer yer 150 km ye yaklaşan hızlarla seyretmesi ile grubun hızı ortalama 120 – 140 km arasında seyretti.


Otoban çıkış gişelerine yaklaştığımızda son değerlendirmeyi yapmak ve vedalaşmak amacıyla son molamızı verdik. Güneşin batışı ile çaylarımızı yudumlarken herkesin yüzünde muzaffer bir komutanın gururu, oyundan eve çağrılmış bir çocuğun hüznü bulunuyordu. O anda anladım ki; aslında hiç büyümüyorduk. Çocukken sıkıcı okula gider, yapmamız gereken ödevleri yapıp sokağa bisiklet binmeye çıkıyorsak şimdi de değişen bir şey yoktu. Okul yerine gitmemiz gereken bir işimiz vardı sadece. Bir de bisikletimize bir adet motor takılmıştı. Şimdi düşünüyorum da; hayatımın en mutlu dönemi olan çocukluğuma bir dönüştü aslında motosiklet...

Son molamızdan sonra CMK bir sonraki gezi için dağıldı.

Sonuç

Tadı damağımızda kaldı…

Ağustos 2008

1 yorum:

prototip_insan dedi ki...

Siteniz çok güzel ve böyle sitelerde Kerpe'nin tanıtımını görünce ne kadar güzel bir cennet olduğuu bir kez daha anlıyoruz Kerpe'nin Kerpe'yi tanıtmak için uğraştığımız sitemize de destek verirseniz seviniriz Sitemizin adresi www.kerpepansiyonlari.com